6 Ağustos 2011 Cumartesi

DEMOKRASİ(!) UĞRUNA BEDEL ÜSTÜNE BEDEL ÖDETİLİR!

SUÇLAMALAR VE YALANLAR ÜSTÜNE - 2

Geçen haftaki yazımdan sonra kimi okurlarım ABD’de McCarthy döneminden başka örnekler olup olmadığını sordular. Örnekler çok. Suçlamalar ve yalanlar üstüne kurulu o siyasal ortamdan pek çok örnek sunulabilir. Bu hafta da bazılarını aktarıp konuyu (şimdilik) kapatayım.

İş arkadaşlarının, yakın dostların, kardeşlerin birbirlerini “ihbar” ettikleri, toplumdaki güven duygusunun inanılmaz ölçüde zedelendiği, “İhanet Yılları” olarak adlandırılan bir dönemdi bu. Kullanılan en yaygın araç, “yalan”dı.

Bu araç, yıkımda kullanılıyordu en çok. Kendilerini “cadı kazanı”nın dışına atmak için çabalayanlar, bu araca başvuruyor, en yakınlarına bile kara çalmaktan kaçınmıyorlardı. Yalana, savunma amacıyla sarılanlar da görülüyordu.

***
Amerika’ya Karşı Eylemleri Araştırma Komitesi’nin tutanakları da zaman zaman güldürü niteliğine bürünüyor. Ama düş ürünü değil bunlar. Bütün bütüne gerçek. Çoğu kere yalan üstüne kurulu.

Kardeşi Gerhart Eisler’i “korkunç bir terörist” olarak nitelendiren Ruth Fischer, Komite’ye verdiği ifadenin bir yerinde şöyle diyordu:

“Paris’teki lokantada oturuyorduk, içeriye kardeşim girdi. Oğlum, ‘Gerhart Amcam geldi’ dedi. Ama Gerhart, o Bolşevik bakışlarıyla bakıp gitti.”

Söylenecek doğrular kalmayınca, bakışlar da “Bolşevik” olabiliyordu hemen.

“Hollywood salon filmleri”nin şık oyuncusu Adolphe Menjou da aşağı yukarı aynı şeyleri söyleyebiliyordu:

“Bir oyuncu, usta bir oyuncuysa tabii, bir bakışla, ses tonunu hafifçe değiştirmeyle komünizm propagandası yapabilir.”

Sinema endüstrisindeki “kızıl örgüt” üyelerinin adlarını saydıktan sonra, ABD’de Komünist Parti’nin zor kullanarak devleti ele geçirmeye çalıştığını söylüyordu. Kara çalanların kullandıkları araca sarılıyor, “Stalin, yakında Vişinski’yi de, Molotov’u da öldürtecek” diyordu. “Lenin’le Gorki’yi o zehirletmedi mi? O öldürtmedi mi?”

Bunun üzerine Komite üyelerinden John McDowell dayanamıyor, “Karşımızda büyük bir yurtsever var” diye haykırıyordu.

***
Yalanı araç olarak kullananlar, komünizm karşıtları değildi sadece, Komünistler de zaman zaman aynı silaha sarılıyorlardı. 1947 Mayıs’ında İtalyan Komünist Partisi’nin dağıttığı bir kitapçıkta, İspanya’da özgürlük uğruna çarpışan Gary Cooper’ın Philadelphia Komünist Federasyonu’nun düzenlediği bir toplantıda doksan bin dinleyiciye seslendiği yazılıydı.

Oysa Gary Cooper, yaşamı boyunca Philadelphia’ya adım bile atmamıştı.

Yine 1947 yılında Yugoslavya’da Komünist Parti’nin dağıttığı bir bildiride, Gary Cooper’in, Tyrone Power’ın, Alan Ladd’in solcu oldukları gerekçesiyle tutuklandıkları, Buster Crabbe’in de Broadway’de kurşunlanarak öldürüldüğü belirtiliyordu. “Buster Crabbe’in ölümü Hollywood’da büyük gösterilere yol açtı. Ünlü sinema yıldızının cenaze töreninde 150.000 kişi bulundu; tabutunu yoldaş Gary Cooper ile Tyrone Power gibi oyuncular taşıdılar,” deniliyordu.

Cooper, komünizme karşıydı (ama tanıklığı sırasında “muhbirlik” etmemişti); Tyrone Power ile Alan Ladd’in solculukla ilgileri yoktu, tutuklanmamışlardı; Buster Crabbe ise yaşıyordu.


Ülkü Tamer

Cumhuriyet




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder