TORBALI DEMOKRASİ…
Bizim dünya demokrasi ve hukuk tarihine yaptığımız katkılar toplansa, kaç cilt tutar bilinmez.
Son örneği torba yasa.
Avrupa ülkelerinden geçtik, demokrasisi rayına oturmuş herhangi bir ülkenin parlamento temsilcilerine sorsak:
- Yılda kaç kez torba yasa çıkarırsınız?
“Affedersiniz, biz torba ile ilgili sık sık yasa çıkarmayız...”
- Yok canım, olur mu öyle şey. Sizin iktidarın elini kolunu, midesini, beynini, gözünü, kulağını rahatlatacak önemli yasa değişikliklerini bir torbaya koyup çıkarmıyor musunuz?
“Tam anlamadım ne demek istediğinizi. Biz yasaları torbaya koymayız. Parlamentoda tartışırız, toplumun ilgili birimlerinin görüşünü alırız, ona göre çıkarırız. Torba ile ilgili yasa da ambalaj yasasını ilgilendirir. Yasanın öngördüğü standartta torba üretilir!”
- Anlaşıldı, sizin demokrasi daha gelişmemiş. Torba torba ekmek yemeniz lazım!
***
Meclis’in aralık ayındaki “önemli” işlerinden biri olan “bazı kanunlardaki değişiklik teklifi”nde yani siyasette bilinen adıyla “torba yasa”da şu değişiklikler yan yana:
- Sayıştay’ın bazı büyük kamu yatırımlarını denetlememesi. (Denetleme olmayınca, yolsuzluk yapılıp yapılmadığı da belli olmayacak. Böylece yolsuzluklar önlenmiş olacak!)
- Kamu görevlileri hakkında açılan tazminat davaları kaybedilirse, devlet ödeyecek. Devlet kimi hallerde bunu kamu görevlisinden alacak. (Kamuoyunun Haberal yasası diye bildiği bu değişiklikle Ergenekon hâkimleri tazminat ödemekten kurtulacak ama, ola ki AKP’nin istemediği bir kamu görevlisi mahkûm olursa kendisinden kesilmesinin kapısı da açık kalacak. Bu yasayı AKP getirmişti, AKP değiştiriyor. Şimdi de torbadan çıkardılar, Hukuk Muhakemeleri Yasa Tasarısı’yla yeniden gündeme getirecekler.)
- 100 bine yakın çalışanın devlet içinde bağlı olduğu kurumunun değiştirilmesi hakkındaki kanun. (İşçi statüsünde çalışan bu kişiler sendikalıydı. Böylece 2 büyük sendika küçültülecek.)
- Görevi kötüye kullanma suçlarını değiştiren kanun. (Özetle görevi kötüye kullanma diye bilinen, tanımlanan suçlar, görevi iyiye kullanma sayılacak.)
- Polisin terfi yasasında değişiklik. (Yürürlükteki düzenlemeye göre işkenceden ceza alan, yargılanan polis terfi edemiyordu. Değişiklikle edecek.)
Torbanın içindekilerden bir demet sunduk.
Bu yasalar arasında ortak bir yön bulana kocaman bir yılbaşı hediyesi!
***
Torbanın büyüğü bambaşka...
Artık biliyorsunuz; kevgire dönen vergi yasalarındaki değişiklik“af” olarak sunulmuyor. Hem sözcük hoş değil, hem de sanki bir suç işlenmiş gibi... O nedenle buna “vergi barışı” diyoruz.
Elbet bu durumda sorabilirsiniz:
- Vergi bir savaş mı ki barışı olsun?
Savaş değil ama, barış sözcüğü her kapıyı açtığı için sempatik geliyor.
Vergi barışı ile birlikte şöyle bir özdeyiş de üretebiliriz:
Vergi veren enayi, vermeyen en iyi!
Bir tane daha:
Vergiyi vereni mahvet vermeyeni affet!
Daha ileri gitmeyelim, barışı bozmayalım.
Başta verdiğimiz örnekte olduğu gibi, demokrasinin bizim kadar ileri değil de normal olduğu ülkelerde vergi sistemleri kolay kolay değişmez. Bizde ise ilk başvurulan yöntemlerden biri.
Bugünkü evrensel parlamanter sistemin kökenlerinde halkın kendi kendini yönetmesinden çok, verdiği vergilerden oluşan bütçenin nereye harcandığını denetleme, bilme istemi yatmaktadır.
Ekonomiden sonra demokrasimiz de hızla kayıt dışına çıkıyor!
Mustafa BALBAY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder