13 Kasım 2011 Pazar

GELECEĞİ HIRSIZLIKLARLA MOLOZLUKLARDAN KURTARMAK İÇİN


 YAPI DENETİMİNDE ÇÖZÜM


Gazetemizde bayramda yayımlanan “deprem” dizimiz oldukça ilgi gördü... Mimarlar ve İnşaat Mühendisleri odalarının katkılarıyla, arkadaşlarımız Özlem Güvemli ve Cengiz Yıldırım’ın derledikleri diziye gelen sorulardan çoğu şöyleydi;

“Yapı denetim şirketleri fiyaskoysa çözüm nedir?”

Önce “fiyasko”nun nedenlerini anımsayalım:

1- Yapı sahibi, inşaatını denetleyecek şirketi kendisi seçtiğinde, Nasrettin Hoca’nın ünlü “Parayı veren düdüğü çalar” sözü gerçekleşiyor. Nitekim deprem yerine “patron”un çıkarlarını gözeten şirketler ya ceza aldılar ya da kapatıldılar.
2- Şirket, özünde “kâr” amaçlı bir kuruluştur. Teknik kadrosu ne kadar iyi niyetli olursa olsun, işsiz kalmamak için “müşteri” bulma uğruna mesleki gereklerden ödün verilebilmektedir.
3- Kimi şirketlerin “iş kapmak” için belediye meclisi, hatta imar komisyonu üyelerince kurulması da etik dışı bir “denetim piyasası” yarattı. Öyle ki; yapının “inşaat hakkını çoğaltmak” isteyenler bu şirketleri yeğlemekte; şirketin “belediyeci sahipler”i de “imar ulufeleri”yle iş almaktadırlar.
4- Denetim pazarında müşteri kapma yarışı o hale gelmiştir ki kimi şirketler “bizi seçerseniz projeleriniz bedava” diyebilmektedirler.

İşte böylesine düzenbazlıklara açık bir ticari sistemin, başlangıçtaki “pilot il”lerde yaşanan rezaletlere rağmen, şimdi de yurt düzeyinde yaygınlaştırılmak istenmesi ise “vahim”dir.

Uzman denetimi

99 depreminin ardından hazırlanan Yapı Denetim Şirketleri Kararnamesi henüz tasarıyken yaptığımız itirazlara kulak asılmadı... Çünkü egemen siyaset “deprem rantı” peşindeydi ve yandaşlara yeni iş olanağı için “paralı-zorunlu yapı denetimi” bulunmaz fırsattı.

Aynı yıllarda önerdiğimiz “doğru seçenek” ise dosyalarda kaldı... Özetleyelim:

1- İnşaatları “yapı sahibine bağımlı şirket”ler değil, doğrudan “bağımsız uzman”lar denetlemeli.
2- İnşaat sahibi denetçisini kendi seçmemeli; “tanışık”lığı olmayan mimar ve mühendisler yapısını denetlemekle görevlendirilmeli.
3- Bu teknik kişiler, üniversite ve meslek odası işbirliğinde düzenlenecek eğitimleri başarıyla tamamlayarak “yapı denetçisi” yetkisini kazanmalı; isimleri belediyelerde liste halinde kayıtlı olmalı.
4- Her inşaat için ruhsat alınırken, “listede sırası gelen” uzman, denetim için görevlendirilmeli; yapı sahiplerinin belediyeye yatırdığı“denetim harçları”ndan oluşan fon da “işverenin anlaştığı şirketler”in değil, bağımsız denetçi uzmanların ücretini karşılamalı.
5- Sorumluluk üstlenen uzman mimar ve mühendislerin inşaatı yeterli düzeyde kontrol edip etmediklerini de meslek odaları denetlemeli.
6- Bu sistemde denetçilerin projesine ya da tekniğine aykırı inşaatı belediyeye bildirerek hemen durdurma yetkilerini kullanmaları işler hale gelecektir; çünkü inşaat sahibi artık “denetçinin patronu” değildir.
7- Bu bildirim üzerine, inşaatı mühürleyerek projesine ve tekniğine uygun hale getirilmesini sağlamayan belediyeye ise caydırıcı yaptırım uygulanmalıdır.
8- “Ruhsat bile almama”yı kendilerine hak gören kamuya ait inşaatların denetiminde de aynı sistem geçerli olmalı; merkezi ve yerel yönetimlerin yapıları ile TOKİ’nin “ayrıcalıklı denetim muafiyetleri” kaldırılmalı.

Kuşkusuz bu sistem de geliştirilebilir… Yeter ki depremden bile rant sağlamak niyeti artık terk edilsin; mimar ve mühendislerimize güven duyularak, onurlu çalışma olanakları yasal güvencelerle sağlanabilsin...


Oktay Ekinci

Cumhuriyet



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder